Beyinsiz Sınavlar

      Hiç sınav stresim yok,alacağım notu üç aşağı beş yukarı biliyorum.Zaten askerden yeni geldim ve 2 ay kadardır çalışıyorum!
      Nasıl bir çalışmaksa,sabah akşam internetteyim ve askerden geldikten sonra merak saldığım bir blog yazarlığı var önümde.Belki uzun sürmez sınavdan sonra bırakırım kim bilir.Yada biri bana sen hiç beceremiyorsun diyecek bende bırakacağım bu yazarlığı,çünkü daha önce bıraktım yazmayı...
      Yaşadığım ve sonradan pişman olduğum bir olayı anlatmak istiyorum size.Ben liseye kadar inanılmaz bir kitap okuyucusuydum.Kütüphaneden aldığım kitabı ilk gün derhal okur bitirirdim.Böyle bir manyaktım.Hatta sürekli arkadaşlarıma anlattığım Ali Baba ve Kırk Haramiler maceram var ki sormayın gitsin.Daha ilkokul 2 de iken aldığım Ali Baba ve Kırk Haramiler kitabını,okul dönüşü bizim evin kaldığı yerin hemen yukarısında bir ağacın altında kitabı okumaya başladım.Okuyuş o okuyuş bitirene kadar gitmedim eve.Eve dönemeye yakın hava neredeyse kararmak üzere idi,hikayeden o kadar etkilenmiştim ki eve dönerken korkudan arkama,sağıma soluma bakıyordum.Hatırlayacaksınız Ali Baba ve Kırk Haramiler''de,haramilerin üstüne kızgın yağ döküyorlar falan...O kısımdan acayip korkmuştum.Öyle manyak bir okuyucu idim,hemde daha ilkokul 2'de iken...


     Benim okuma aşkım lisenin ilk yıllarına kadar böyle devam ettim.Taki lise de bizim Türkçe hocası kompozisyondan sınıfın en kötü notunu bana vermeye başlayana kadar.Bilirsiniz kompozisyon notları aslında not yükseltmek içindir öğrenciler için(en azından çoğu için).Tabi bir kere,iki derken bütün sene boyunca durum aynı olunca bende okumayı bıraktım o sinirle.Bırakış o bırakış yıllardır okumuyorum.
     Şimdi düşündüğüm zaman,aslında hoca haksız diyorum,çünkü benim yazarlığım farklı idi.Bana verdiği kompozisyon konusunun tam zıttını yazıyordum,yani 'Üzüm üzüme baka baka kararır' diye bir kompozisyon konusu varken,ben 'Üzüm üzüme baka baka kararmaz' gibi bir tezle karşısına çıkıyordum. Ayrıca çok komik bir yazı dilim vardı.Sonradan farkettiğim,benim konu ile dalga geçtiğimi düşünüyordu. Yazdıklarımı sınıf önünde okur ve millet gülmekten yerlerde...O kadar komikti yani,zaten sonradan yazdığım ufak hikayelere bakınca bunları daha o yıllar yazabildiğime inanamıyordum.

       Şimdi de önümüzdeki hafta sınava gireceğiz,aslında iki aydır çalışıyorum ki,pek çalışma da denmez ama sınav adına olmazsa olmaz bir durumum da yok,bir nevi spor olsun diye giriyorum.Gene de içime sıkıntı giriyor,o kadar sınav manyağı olduk ki,senin ne bildiğin değil;onların istediklerinden ne kadar bildiğin önemli.Yani yaratıcılık falan umurlarında değil.

        Şu an iyileşme olsa da,Türkiye'yi bitirse bitirse,her şeyi sınava bağlayan bu eğitim sistemi ve yaratıcı olanı dışlayan,eleyen sistem bitirir.En azından küçük çocuklarımızın geleceğini karartmayalım,sınavları biraz daha arka plana atalım.

Not:Yazının üzerinden tekrar geçeceğim.Gözünüze çarpacak yazım hatalarından dolayı şimdiden özür dilerim.
Not:Bu yazı Adem Doğan tarafından Blogumuz adına kaleme alınmıştır.Kendisine teşekkürlerimizi sunar,çok değerli bloguna (yorumlasalim.blogspot.com) göz atmanızı tavsiye ederiz.

Yorumlar

Volkan Ağbulak dedi ki…
Yeşil yazının boyutu çok büyük olmuş birde temanızı değiştirmenizi öneriyorum daha hoş temalarda vardı blogspotta
DeLeTe dedi ki…
Süper bir yazı
Chat dedi ki…
benim de sınavlarım var haftaya :( Çekilmiyor bu dert..
Adsız dedi ki…
güzel konu sonuna kadar sıkılmadan okudum
Unknown dedi ki…
Yazıya hak vermemek elde değil,çok teşekkürler .
Adsız dedi ki…
Eski temanız daha güzeldi, hayırlı olsun
Yazıda çok güzel.
Adsız dedi ki…
Teşekkürler arkadaşlar yorumlarınız için
Sohbet dedi ki…
Sinavlar herzaman bas agirisi yapiyor

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tezhip

Tezhip dersleri 2-3.

Kroyçer Sonat Hayatın ve Ahlâkın Terennüm Edilemeyen Senfonisi