Şehitler Ölmez!

      Şehitler ölmez;hangi ülke,hangi din,hangi mezhep,hangi görüşte olursanız olun,o toplulukta mutlaka şehitlik vardır.Bu,o topluluğun başlangıçta belli amaç uğrunda ölenlerin aslında ebediyen kalplerde yaşayacağı ve inandıkları düşünce,akım uğruna öldükleri için bir sonraki hayatta çok iyi şartlarda yaşayacağı düşünülür.Bu sebepledir ki aslında onlar ölmemiştir,mükafatlandırılmışlardır.
      Benim halkın bu içten ve samimi düşüncesinde hiçbir itirazım yoktur.Aksine savunduğum ve benim de inandığım bir konudur.Yani bana göre şehit olan hangi,dil,din,ırk,mezhep olursa olsun,eğer o halk kendine göre bir şehitlik düşünmüşse itirazım olmaz;fakat bu düşündükleri şehitlik kavramına paralel bir yaşam tarzı var ise.Yani halkın her katmanında bu düşünceye uygun hareket ediliyorsa,birileri bir diğerini kullanmak için, bir çıkar olarak kullanmıyorlarsa...
       Türkiye'de hali hazırda bir iç savaş sürüp gitmektedir.Bu savaşın pek çok nedeni vardır.Kim haklı kim haksız diye kafanızı şişirecek değilim.Zira yıllardır konuşulur ama hiç bir sonuca varılmamıştır.Çünkü bu iş bazı çevreler tarafından çıkar amacına dönüşmüştür.Ve onlar için içeride olana bu savaşın hiçbir sakıncası yoktur.Aksine konumlarını devam ettirmeleri için gereklidir.Bu savaşın bitmesi onların da bir nevi sonu sayılacaktır.

     Benim asıl dikkatimi çeken ise;iki taraftan da ölenleri gördüğüm zaman,hiç bir milliyetçi duyguya girmeden,önyargısız gözlemliyorum ölenleri.Buradaki gözlem amacım kim haklı kim haksız değil.Cenazeler bakıyorum,ölenlere bakıyorum,ölenlerin ailelerine bakıyorum,o zaman iki tarafta çok benzer bir durum gözüme ilişiyor.Nedir benzer durum;ölen insanlar hep yoksul kesim,cenaze için toplananların hepsi halkın işçi, memur sınıfı dediğimiz sınıfından geliyor.O zaman gözünüze bir anda o kesimden olmayan zengin sınıfından birileri veyahut makam mevki sınıfından birileri çarpıyor.Bu insanlar ailelere başsağlığı diler; gazeteler,kameralar hep peşlerindedir.Bu kişilerin ailelere başsağlığı dilemeler,oradaki timsah gözyaşları bana hiç bir zaman inandırıcı gelmemiştir.
        Bu  cenazelerde gözüken kişiler gözümü hırpalamaz,ta ki bu farklı olanları görene kadar,işte o zaman burada bir tuhaflık var diye düşünürüm.Buraya gelen komutanları, bakanları, başbakanları, cumhurbaşkanları, siyasi liderleri,sivil toplum kuruluşlarını inceleyecek olursanız;bunların çocuklarının hemen hemen hiçbirinin çocuğunun askere gitmediği veya dağa çıkmadığını görürsünüz.Kazara gidenler varsa da onlar da binbir rica ile çocuklarını ülkenin en güzel yerine göndertir,sağlık sıhhatlerinden endişe etmezler.Yani ölenler hiç bir zaman  onlardan olmaz,çocuklarını göndermezler onlar o kötü şartlara,çünkü laik değillerdir öyle kötü şartlara. Kimisi sağlık sorunum var der,demeyen de çocuklarına özel kanunlar çıkarırlar.
    Artık şehitlik kavramı benim için şundan ibaret olmaya başladı;Şehitler yani; bakan, başbakan, cumhurbaşkanı, komutanlar;kısacası güçlü olanların çocukları demektir.Dolayısıyla; 'Şehitler ölmez,halk çocuğu ölür.'
      Tüm bunlar gözüme çarpa çarpa o kadar rahatsız olmaya başladım ki,bu yazıyı kaleme alma gereği duydum.Tüm duygularımla,halkın ölen bütün bu çocuklarının mekanının cennet olması için dua ediyorum.

        Anan An

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Şehitler hiç bir zaman ölmezler, her zaman kalbimizdeler.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tezhip

Kroyçer Sonat Hayatın ve Ahlâkın Terennüm Edilemeyen Senfonisi

Tezhip dersleri 2-3.